Acıyı duyu yoluyla emmek

Acı çekmek aslında hepimizin çok sık kullandığı ama zannımca pekçogumuzun anlamını yeterince idrak edemediği bir deyim. Acı çekmek deyince aklıma hep acıyı duyu yoluyla emmek gelir. Mesela ortam çeşitli acılarla doludur ve nefesimizle beraber acıyı duyarız. Benliğimiz acıyla dolana kadar soluruz. Ve her içe çekilen nefesin bir dışarıya çıkma durumu söz konusudur bu da nefes vermek eylemiyle gerçekleşir. Yani her türlü acının bünyeyi terketme yolu vardır. Önemli olan acının vücudumuza verdiği zarardır. Çıkmadan evvel uğradığı duraklardır. Ben gerçek acının paylaşılmaz olduğuna inanırım. Yeterince acı çekiyorsa anlatamaz insan. Çünkü anlattıkları içinden çıkan, acıdan kısmen arınmış cümlelerdir. Hiçbir zaman kendi taşıdığı gerçek yükü betimlemeye yetmez. Nefes yoluyla acıyı ilk içine çekme anını, vücudunda dolanışını, kalbini çürütüşünü, yatakta döndükçe kırılan parçalarının dökülüp cam gibi her yanına batışını, kan revan içinde uyanışını, birkaç elekten geçip vücudunu terkeden acıyı, acıdan arınmış bir nefesle anlatamaz. Gerçek bir acı, anlatılamayan, hala vücutta dolaşan, dolaştıkça yakandır. Elinde telefonla sabırsızca hayatının geri kalanını şekillendirecek olan aramayı beklerken, telefonun ağırlığının bekledikçe üçe beşe katlanarak bileğine ağır gelmeye başlamasıdır. Acı çekmek her gece sevdiğini hayal ederek yastığına sarılan biri için, yastığın yalnızca yastık olduğunu kabullenmesi gerektiğini anladığı anda başlar. Her vurgunda daha derin nefes alıp odadaki son kalan oksijene "yaşamak için yeterli olduğunu mu sanıyorsun" diye sitem etmektir. Acı çekmek sesi fazla çıkmasın diye duşa girip, musluğu sonuna kadar açıp küvetin içinde bağırarak ağlamaktır. Bağırmak ve ağlamak acı çeken kimse açısından önemli iki duygulanımdır. Çünkü her ikisi de vücutta dolaşan acıyı dışarı atma sürecidir. Acı belki bağırmak için dahi derin nefes alamamaktır ki bu acının nirvanası olan tükenmişlik halidir. İçinde acıyı kabullenenilecek tek bir uzuv ya da organın kalmadığına işarettir. Belki de acı bunların hiçbirisidir. Çünkü gerçek acı kağıda kaleme dahi anlatılamayandır. Gerçek acı sağır, kör ve dilsizdir. Koskoca karanlıkta karanlıktan başka bir şeyin görünmediği kadar kör, karanlığın sessizliğinden başka bir şeyin duyulmadığı kadar sağır ve beni bu karanlıktan kurtarın diyebilecek gücün bulunamadığı kadar dilsiz..

Yorumlar

Popüler Yayınlar