Toplumsal farkındalıklara üç maymun darbesi

Üç maymunu oynuyorum hepiniz gibi. Gözlerimi kapatıyorum önce ve kulaklarıma bastırıyorum ellerimle. Konuşmamam gerekiyor hislerimi de aldırıyorum öyleyse. Tüm bunlara susabiliyor olmanın başka bir yolu yok. Yalnızca bir kas ve kemik yığını olmalıyım. Böylece sabah benden 20 yaş büyük bir adamla aynı yatakta uyandığımı görmeyeceğim. Bundan sonra o evin gelini olduğumu söyleyen kalabalığı dinlemek zorunda değilim. Çocuk yaşta çocukluğum başlık parasıyla satın alınırken bir malmışım gibi pazarlığa tutuştuklarını duymayacağım. Aynada kendimi gelinlikle görmemek uğruna önlükle görmekten bile vazgeçeceğim.
Hissetmeyeceğim.. Ellerim, küçük burnum, ayak parmaklarım buz tutarken, bir mendil satmak için sokaklarda uyurken üşüdüğümü bile hissetmeyeceğim. Pencereden bakmayacağım mesela sırtında çantasıyla neşe içinde okula giden çocuklara. Çünkü görmeyeceğim zaten ne okul çocuklarını ne önümde duran pirinç ayıklama tepsisini.
Bilmeyeceğim.. Sabah kaldığım yerden dayak yiyeceğimi bilmeden uyuyacağım bu gece. Bulutlar yastığım, gökyüzü yorganım olacak soğuk hapishane ranzasında. Etrafımda olup biteni görmeden, acı dolu kıvranışları duymadan uyuyacağım. Diğer çocuklar tecavüz edilip, yakılıp, öldürülürken türküler söyleyebilirim böylece. Şefkat aramam belki, sıcak bir kucakta.
Bugün dünyanın her yerinde ekonomik, duygusal ve fiziksel anlamda sömürülen; dünyanın görülecek, duyulacak, hissedilecek bir yer olduğunu düşünmeyen milyonlarca çocuk var. Kaputi'de yedi yaşında bir erkek çocuğu var mesela penisinin metalaştırıldığı, tacizin erkek olmanın bir parçası olduğu kabulüyle yaşamaya çalışan. Nairobi'de dokuz yaşında bir kız çocuğu var, hiçbir koşulda abisi, babası ve hatta sokaktaki erkek köpek kadar bile insan kabul edilmeyen. Mumbai'de çocuklar var, bir harf öğrenmek için bin sorumluluk yüklenen körpecik omuzlarına. Suriye'de çocuklar var, yakan top oynaması gereken yaşta yanan yüreklerinin savrulduğu enkaz caddelerde. Kilis'te bir Ünzile, Kars'ta bir Ali, İstanbul'da bir Ayşe var; gören, duyan, bilen. Ama biz onların yerine de görmüyoruz. Onlar yerine de oynuyoruz bu oyunu. Farkında bile olmadan bir grup kas ve kemik yığınından ibaret kalıyoruz.
Bugün ve ilerleyen hergün duyun, görün, bilin istiyorum. Her 20 Kasım gibi gelip geçmesin, miladımız olsun istiyorum. Bir elimize vicdanımızı bir elimize fikir baltamızı alıp, tüm yoz düşünceleri katledelim istiyorum. Görebilmenin, duyabilmenin hakkını verelim. Yardım çığlıklarına sessiz kalmayalım istiyorum

Yorumlar

Popüler Yayınlar