Ölümün üzerinize düşen gölgesini kucaklayın

  • Ölüm... Tüm insanlığın ortak sorgusu. Müslüman ne göreceğini merak eder. Reenkarnasyona inanan bi dahakine ne olacağını, inanmayan sonsuz yokluk kaçınılmazsa neden var olduğunu.. Şöyle bir etrafımıza bakınca her yanımızın sorgu metaryalleriyle dolu olduğunu görürüz. Bir kuş ölmüş yol kenarında, yürüdükçe ayaklarının altında sararmış yapraklar çıtırdıyor "buradayız ama yokuz bak" der gibi. Mezar taşları "ölüm de var" diye bağırıyor. Birgün biri gidiyor, hayatında dolduramayacağın kocaman sessizlikler oluşuyor. Şşstt.. biraz sessizliği dinle diyor hayat sana. Film bitip ışıklar söndüğünde sessizliğe alışmak zor olmasın, ses varken alış sessizliğe. Hiç bitmeyecekmiş gibi izleyip te hayal kırıklığına uğrama. Her film biter, salonun tüm ışıkları söner. O zaman sessizliğin yakınmasın sesten. Ama tümüyle de filmin biteceğine odaklanma, filmi anlayamazsın.

      Değer verdiğim bir hocam mezarlığa gidin derdi. Boş zamanlarınızda uğrayın, oturun, izleyin, düşünün. Sessizliği dinlemeyi öğütlerdi aslında. Anlıyorum ki ölümle yüzleşmek yaşamı anlamlandıran tek şey. Çünkü sesleri güzel kılan sessizliğin var oluşu. Yalnızca yok olma fikri insanın doğruyu bulmasını sağlıyor. Ne acı. Doktor ölüm tarihi vermediyse kendisiyle ve çevresiyle ilgiyi kesip, anlama odaklanamıyor insan. Nasıl yaşayacağını öğrenebilmesi için ölümün nefesini ensesinde hissetmesi gerekiyor. Hayatımda bir kere ölüme çok yaklaşıp ölmemek isterdim. Sonrasında neleri değiştirirdim merak ediyorum doğrusu.
    Tolstoy'un Ivan Ilyiç'in ölümü'nde bahsettiği gibi.. "Hayat tren vagonları gibidir ileriye gittiğini sanırız ama geriye gider." Bu hususta Tolstoy gibi düşünüyorum. Hayat geriye adım atmak gibi. Geriye gittikçe ölüm tüneline adım adım yaklaşıyorsun ama manzarayı daha net görmeye başlıyorsun. Tüm resmi görüp, yeni yaşam hedefleri belirlediğin anda gözlerini kapatmak durumundasın.
     Ölümle burun buruna olmak ürkütücüdür evet ancak hayatı zenginleştirecek bir potansiyel taşır. Sonsuz bi hayat hayal edelim. Aynı düzende sonsuz bir hayat.. Bu eminim insanoğlunun en büyük cezası olurdu. Yeniden, yeniden ve yeniden.. Freud bu konuda şöyle der; Yalnızca geçici bir hayat haz verebilir. Kalıcı olan klişeleşir ve sıkar. Ben bunu portakalı çok seven birini devamlı portakal yemeye mecbur bırakmaya benzetiyorum. Zamanla sevgi yerini tiksintiye bırakıyor. Ancak tek bir portakal ballandıkça ballanır, tadı damakta kalır.
      Peki tek bir hayatın olması bu kadar anlamlıyken nedir bizi ölümden bu kadar korkutan? Neden portakal bahçeleri daha cazip gelir? Bence insanları korkutan bir daha portakal yiyememe kısmından ziyade, o yediği tek portakalı hiç yememiş gibi olmaktır. Tadını, kokusunu, rengini unutmak.. Yani ürküten yaşanamayacak olan gelecek değil, geçmiş kaybıdır. Artık yaşamamak, gülememek,sevememek değil; hiç sevmemiş, hiç gülmemiş gibi olmaktır. Insana en değersiz hissettiren şey; Öleceksin ve hiç olmamışsın gibi dünya dönecek, ailen ve arkadaşların yaşamaya devam edecek, esnaf kardeşin oradan iki çay gönder diye bağıracak, martılar uçmaya, insanlar onlara simit atmaya, dolar yükselmeye devam edecek. Bunların tümü aslında gelecek yaşayamamaktan korkmak gibi gelse de kulağa, geçmişin süregelenliğinden kopamamakla ilgilidir.
     Bu denklemde farkedemediğimiz nokta dünyaya geliş amacımızın zaten bir iz bırakmak üzerine dosdoğru yaşamak olduğudur. Geçmiş kaybı yeterince iyi yaşanmış bir hayat için söz konusu değildir. Sevgiyle akıllarda kalmak, bilgiyle akıllarda kalmak, kalplere yerleşmek.. geçmiş yok olduğunda bile, varlığımızı besleyen makamlardır. Aslında ölümden korkmak nihai amaca ulaşamayan, kendini gerçekleştirememiş, hayatı boyunca istediği kişi olamamış, yarım kalmış kişilerin zamanı yetirememe isyanıdır. Doğru şekilde kullanılan ölüme uyanma deneyimleri işte tam da bu noktada farkındalık yarattığından değerlidir. Aslında insanlar ölüm korkusu krizini doğru şekilde yöneterek veya ölümün varlığına uyanarak çok değerli işler yapabilirler. Bu sebepten Yalom'un da dediği gibi " Ölüm duygusunun içinizi kaplayıp, orada kalmasına izin verin. Ölümün üzerinize düşen gölgesini kucaklayın"

Yorumlar

Popüler Yayınlar