Adının kadını olmak

Zaman zaman çift karakterli olduğum düşüncesine kapılırdım. Yazdan kışa, geceden gündüze birçok ikilemim var. Hep bi tonda olamam. Bir olaya aynı tepkiyi veremem. Hatta farklı uç olaylara stabil tepkilerim bile olabilir. Mesela Gizem bu olaya şöyle bir tepki verir diyemezsiniz çünkü bunu ben bile diyemem. Kimine göre neşeli, hazırcevap, özgüvenli, fettan biriysem; kimine göre de bir o kadar çekingen, masum, muhtaç biriyim. Eehh kalıba sokmaya çalışma bildiğin iki yüzlüsün dediğim çok oldu kendime. Kendimi suçladım, sevmedim, bir sabah başka biri olarak uyanmayı çok istedim. Kendimi sevebilmem için kendimi tanımam gerekiyordu ve ben bile bunu yapamıyordum. Kimlik karmaşası sandım, ruhsal bozukluk sandım, Jüpiter ayın çekim kuvveti altındadır, bu ay Merkür uzay boşluğunda takla atmıştır dedim. Sanrılarım büyüdü beni, beni sorgulamaya itti. Kendimi keşfetmek için uzunca bi yolculuğa çıktım. Bir insan kendi üzerinde ne kadar uzun düşünebilirse o kadar düşündüm, okudum, sorguladım nihayetinde kabullendim. Karakterlerimden birini gizleseydim iki yüzlü olabilirdim ama aksine ikisini de çekinmeden sergiledim hangisi kafama uygunsa o oldum. Hayat bi tiyatro sahnesi gibiydi oynarken role girdim. Herşey bu kadar paradoksalken, tek bir mücadelenin kadını olmayı reddettim. Kırılmamak için büküldüm, düz olmak için eğrildim, dolmak için boşaldım, çok şeye sahip olmak için az şeye sahip oldum. Azaldıkça çoğaldım, çoğaldıkça azaldım. Herkes tek ben çokum diye kendimi ötekileştirmek yerine çokluktan bir tek yarattım. Sorgum esnasında milyonlara ayrıldım sonra dedim ki ben milyonlarım galiba. Beni ben yapıp diğerlerinden ayıran tüm parçalarımı ellerim kesilerek topladım. Bu yolculuk benden çok dost, sevgili aldı ama beni verdi. Kendimi sahiplendim. O zamana kadar sırtımı döndüğüm, yerden yere vurduğum, aşağıladığım ben'e ilk kez sarıldım. Sarılınca elimden tuttu adımın dar mahzenine götürdü beni. Kendimi suçladığım, kendimde sevmediğim, kurtulmak istediğim ne kadar ben varsa kendimle ilgili beğendiğim, gururlandığım ben'lere sarılmıştı. Siyah olmadan beyazın, yer olmadan göğün, kötü olmadan iyinin nasıl anlamı yoksa bir kişiliğim olmadan diğerinin de anlamı yoktu. Adımı Gizem koydular dedim ve bıraktım kendimi gizemli olmanın kollarına..

Yorumlar

Popüler Yayınlar