Boşunalık hissi

Hayatımıza birtakım insanlar alırız ve hayatımızda oldukları zaman diliminde en anlamlı tercihlerimiz oldukları inancına sarılmak isteriz. Oysaki kötü bir ayrılık ya da iyi bir birliktelik içinde olduğumuz insanı yeterince anlamlandıramıyoruz demektir. Çünkü uçlar içerisinde her zaman önyargılar barındırır. İçinde kötülük olmayan bir iyi veyahut iyilik olmayan bir kötü yoktur. Kötü ya da iyi yargısı kişiyi tam anlamıyla tanımamızı olanaksız kılar. Insanları tanımak ve ilişkilere anlam yüklemek istiyorsak öncelikle iyi ve kötüden arınmalı, beyhudelik noktasında arafta kalmalıyız. Çünkü en değerliler ne sığ ve berrak sularda ne pis ve çamurlu birikintilerdedir. Temiz ve pisin ayırt edilemediği, derin ve sığ ayrımının gözetilemediği okyanusta gizlidir. Yani dikkate değer bir şey arıyorsak bilinemezcilik bulvarına adım atmaktan çekinmemeliyiz. Boşunalık hissi tam olarak bu beyhudelik noktasındaki arafta karşımıza çıkar. Bir nevi ölüm gibidir ki onu daha kötü yapan Özdemir Asaf'ın da dediği gibi kimsenin ölmemiş oluşudur. Çünkü ölüm boşunalığı bilinmeyen sonsuzlukta anlamını yitirirken; yaşam boşunalığı anlamı flulaştırır. Eğer mevcut bir boşunalık sıfatı varsa aşina olduğumuz her his daha karmaşık görünecektir. Mesela sevmek tek başına iki insan arasındaki gönül bağıysa, boşuna sevmek olayı daha grift bir hale sokar. Aynı şekilde öfkelenmek doyurulmamış isteklere ve istenmeyen sonuçlara karşı bir tepkiyse, boşuna öfkelenmek içerisinde farklı tonlar barındırır. Eğer bir boşunalıktan bahsediyorsak içinde bulunduğumuz durumu ve duyguyu kolileyip kaldırmamız gerektiğini anlarız. Bir nevi iyi silmeyen silgi gibidir. Ardındaki her şeyi flulaştırdığından güçlü boşunalık hissi yaşayan insanlar genelde bir kaleme ihtiyaç duyarlar yeni ve daha net yaratılarla doldurmak için. Hayatta boşunalık yaşamamışlara anlamsız gelen birtakım şeyler yaşayanlarda anlam kazanır. Elinde kalemle anlam kovalayan şairlere benzetirim ben bu insanları. Bunlardan biri de toprağa anlam yükleyen Aşık Veysel'dir;
   " Beyhude dolandım ey yar boşa yoruldum / Benim sadık yarim kara topraktır. "
  Peki gerçekten bir boşunalık hissi mevcut mu yoksa insanoğlu kabul edemediği şeylere boşunalık mı atfediyor? Boşunalık kavramı aslen içerisinde de boşluklar barındırıyor. Her şey boşuna mı diye soracak olursak yanıtı evet. Herşey boşuna değil mi diye değiştirirsek soruyu o da evet. O zaman boşunalık gercekten insanın anlık hissiyatına göre doldurduğu bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Anlık hissiyatlarımız da zaten yerleşmiş olanlara kıyasen daha değerli ve anlamlı parçalarımızı sergiliyor. Bu yüzdendir ki çıkar gözetmeyen kişilerin eserlerinden daha fazla etkileniyoruz. Geleceğe dair herhangi bir çapa atmamış, yalnızca ölemediğinden birşeyler veren insanların peşine daha fazla takıldık. Öyleyse hayat boşunalığı, aslen hepimizin tedirgin yaklaştığı, yanısıra keşfedilmeyi bekleyen bir hazinedir. Boşunalıklarınızı en anlamlı şekilde doldurmanız dileğiyle..

Yorumlar

Popüler Yayınlar